Bir kadın cinayeti daha ardında pek çok soru ve üzüntü bıraktı. Eşi tarafından kızıyla birlikte katledilen bu kadın, daha önce dostlarına “Sonum iyi olmayacak” diyerek yaşadığı durumu ve korkularını dile getirmiş. Olay, toplumda kadına yönelik şiddetin boyutlarını bir kez daha gözler önüne serdi. Şimdilik kimliği açıklanmayan genç kadın, eşi tarafından yalnızca 30 yaşında, aynı zamanda 5 yaşındaki kızının gözleri önünde canice bir şekilde yaşamdan koparıldı. Bu trajik olay, kadın cinayetleriyle ilgili tartışmaların tekrar alevlenmesine neden oldu.
Olayın ortaya çıkmasıyla birlikte, kadının son sözleri bir anda sosyal medyada infial yarattı. Kullanıcılar, kadının daha önceki yaşamı hakkında paylaşımlar yaparak, yaşadığı zor günleri ve yaşadığı duaları dile getirmeye başladılar. “Neden her defasında pek çok kadın hayatını kaybetmek zorunda?” sorusu, birçok sosyal medya platformunda gündem haline geldi. Özellikle kadın hakları örgütleri, cinayetlerin önlenmesi ve kadınlara yönelik şiddetle ilgili önlemlerin artırılması çağrısında bulundu. Eşinin defalarca kendisine şiddet uyguladığını belirtip ayrılmak istemesi üzerine, kadının maruz kaldığı tehditlerin kaydedilmesi gerektiği vurgulandı. Bu durum, hem toplumsal farkındalığın artması hem de yasaların değiştirilmesi gerekliliğini gündeme getirdi.
Toplumda kadına yönelik şiddet her geçen gün artarak devam ediyor. Olayın meydana geldiği şehirde, kadınların hayatlarını tehdit eden bir çok vaka daha henüz karara bağlanmadı. Bununla birlikte, toplumsal algının değişmesi gerektiği konusunda da geniş bir görüş birliği var. Kadın dövmenin ya da öldürmenin hiçbir şekilde kabul edilemez bir olay olduğunu vurgulayan çeşitli sokak etkinlikleri ve yürüyüşler düzenlendi. “Bir daha asla bu olayları yaşamamak için sesimizi yükseltmemiz gerekiyor” diyen kadınlar, maruz kaldıkları şiddeti ve yok sayılmayı protesto ettiler. Bu tür olayların önlenmesi adına daha fazla farkındalık yaratmanın ve mücadele etmenin şart olduğu ifade edildi.
Diğer yandan, kamuoyunda bu tür cinayetlerin arttığı her yıl daha fazla gündeme gelebilir. Mağdurları koruma merkezi, barınaklar ve psikolojik destek programları gibi adımların hızla devreye alınması gerektiği savunuluyor. Toplumun her kesiminin bu sorunla hareket etmesi ve ilgilenmesi gerektiği gerçeği, bu tür olayların sadece mağdur veya maktul tarafından değil, hepimiz tarafından futüristik bir dert olarak görülmesini sağlamak amacı taşımaktadır. Ülkemizde her yıl yüzlerce kadın, aynı kaderi paylaşmamak için savaşmak zorunda kalıyor. Bu son olayın ardından, toplumun her kesiminin üzerine düşen sorumluluğu üstlenmesi yine büyük bir gereklilik haline geldi.
Öte yandan, kadın cinayetlerini önlemek için atılması gereken adımlar arasında eğitim programları, hukuki yaptırımlar ve sosyal projelerin güçlendirilmesi ön plana çıkıyor. Kadına yönelik şiddetin önlenmesi için hem yerel yönetimlerin hem de devletin sorumluluk alması büyük önem taşıyor. Bu tür trajik olayların sona ermesi için tüm ilgililerin katkı sağlaması ve toplumsal bir seferberlik başlatılması gerekiyor.
Söz konusu cinayet, birçok kadının ve ailenin yaşamını doğrudan etkileyen bir sosial sorun; ancak üstesinden gelinmesi gereken bir sorun olarak kabul edilmesi gerektiğine dikkat çekiliyor. Gelecek nesiller için daha güvenli bir ortam yaratmak ve kadınların hayata olan umutlarını yeniden büyütmek adına, tüm kurum ve bireylerin harekete geçmesi gerekiyor. Her bir sesin, sesimizi yükseltmesinin önemi bir kez daha vurgulanmalıdır. Eşinin vahşice katlettiği kadın, yalnızca bir istatistik değil; toplumda birlikte mücadele etmemiz gereken bir simge olarak da hatırlanmalı.