İstanbul’un karmaşası içinde kaybolup giden bir hayat, bazen sıradan gibi görünen ama derin anlamlar taşıyan hikayelere dönüşebilir. İşte bu da onlardan biri. 17 yıldır sokaklarda ekmek kırıntılarını toplayarak geçimini sağlayan 58 yaşındaki Hasan Yıldız, yaptığı işin ardındaki derin anlamı ve amacını paylaşmak için bizlerle buluştu. Yıldız, her gün sabah erkenden sokaklara düşerek, hem israfı önlemeye hem de ihtiyacı olanlara yardım etmeye çalışıyor. "Allah rızası için bu işi yapıyorum" diyen Yıldız, toplumda örnek gösterilecek bir yaşam tarzının hikayesini bizlere aktarıyor.
Hasan Yıldız'ın ilk başta sadece ekmek kırıntıları toplama amacıyla yola çıktığı bu serüven, yıllar içinde ona birçok değer katmış. Yıldız, sokaklarda herkesin göz ardı ettiği detaylara dikkat ederken, aslında o detayların hayatın ne denli önemli parçaları olduğunu keşfetmiş. Yıldız, "İnsanların bir parça ekmeğe ne kadar ihtiyacı olduğunu görmek bana her gün yeni bir motivasyon sağlıyor. Çok sayıda insan aç ve açken, sokaklardaki bu kırıntıları toplamak sadece bir iş değil, aynı zamanda bir sorumluluk" diyor. Her gün sabahın ilk ışıklarında çıktığı bu yolculuk, kendisi için sadece fiziksel bir aktiviteden ibaret değil. Aksine, aynı zamanda manevi bir yolculuk, insanların yüreklerine dokunmanın ve onları hatırlamanın bir yoludur.
Yıldız, ekmek kırıntılarını toplarken sadece kendi ihtiyaçlarını değil, aynı zamanda muhtaç olanların da ihtiyaçlarını karşılıyor. Topladığı ekmekleri ihtiyaç sahiplerine ulaştırmak için bazı derneklerle iş birliği yapıyor. "Bu iş bazen zorlayıcı oluyor, ama insanların yüzündeki gülümseme her şeye değer. Onların 'teşekkür ederim' demesi, en büyük ödülüm" şeklinde ifade ediyor. Özellikle kış aylarında, gıda bulmanın zor olduğu dönemlerde, onun gibi insanların destek vermesi büyük bir önem taşıyor. Yıldız, bu süre zarfında çeşitli bağış kampanyalarına katılarak, yardıma ihtiyacı olan ailelere gıda yardımı yapmaya da devam ediyor. Bu sayede, hem kendi ihtiyaçlarını karşılıyor hem de toplumun diğer kesimlerine katkıda bulunuyor.
Hasan Yıldız'ın hikayesi, sadece bir yaşam mücadelesi değil, aynı zamanda insanlığa karşı bir çağrıdır. Ekmeğin ne kadar değerli olduğunu vurgulamakla kalmaz, aynı zamanda bu dünyada her birimizin elinden geleni yapması gerektiğini hatırlatır. Yıldız, sosyal sorumluluk bilinciyle hareket ederek, hayatı boyunca edindiği deneyimleri ve öğretileri birer öğretmen gibi başkalarına aktarıyor. "Kırıntılar, aslında hayatta kaybettiğimiz birçok güzel şeyin simgesidir. Bunu her gün topladıkça daha fazla anlıyorum" diyerek, ekmek kırıntılarının sadece birer artık olmadığını, insanların manevi değerlerinin ve insanlık halleriyle bağlantılı olduğunu vurguluyor.
17 yıl süren bu deneyim, Yıldız’ın hayatında önemli bir dönüm noktası olmuş. Artık sokaklar, onun için sadece bir iş ortamı değil, aynı zamanda öğrenme, paylaşma ve dayanışma alanı. Herkesin göz ardı ettiği ama gerçekte çok değerli olan bu ekmek kırıntıları, Hasan Yıldız’ın hayatında hem bir geçim kaynağı hem de sosyal bir sorumluluk haline gelmiş durumda. Hem kendisi için hem de ihtiyaç sahipleri için yaşamı daha anlamlı kılmaya çalışıyor. Yıldız, “Ben sadece bir insanım, ama küçük bir şeyle büyük bir fark yaratabileceğimi biliyorum” diyor. Bu, onun hayat görüşünü en iyi şekilde özetliyor ve toplumda daha fazla kişinin bu şekilde duyarlı olmasını umut ediyor.
Sonuç olarak, Hasan Yıldız’ın hikayesi, hayatta küçük ve sıradan görünen şeylerin bile ne kadar değerli olabileceğini bizlere hatırlatıyor. İnsana dair sezgilerimizi ve yardımseverliğimizi güçlendirirken, bu tür insanların örnek alınması gerektiğinin de altını çiziyor. Onun gibi daha fazla insanın, özveri ve yardımseverlik ruhuyla hareket etmesini umuyoruz. Çünkü, "kırıntılar" sadece yiyecek değil, aynı zamanda paylaşmanın, sevginin ve dayanışmanın en güzel sembolleridir.